TUĞRULŞAH |
1. Giriş Erzurum, Selçuklu sultanı Alparslan’ın 1071 Malazgirt zaferinden sonra fethedilerek komutanlardan Emîr Saltuk’a bırakıldı. Böylelikle burada ilk dönem beyliklerinden olan Saltukoğulları Beyliği’nin temeli atıldı. Adı geçen hanedan uzun süre Erzurum ve çevresinde hüküm sürerek buranın Türkleşmesinde önemli bir etkiye sahip oldu. Üst hâkimiyet olarak ise ilk olarak Büyük Selçuklulara ardından Irak Selçuklularına ve akabinde de Azerbaycan atabeklerine (İldenizliler) tabi oldular. Erzurum, her ne kadar Anadolu’da ilk fethedilen yerlerden olsa da şehrin Anadolu’da kurulmuş olan Türkiye Selçuklu hâkimiyetine girmesi geç sayılabilecek bir döneme rastlamaktadır. Şehir, 1202 yılında Gürcistan seferine çıkan II. Rükneddîn Süleyman Şah (1196- 1204) tarafından buradaki Saltuklu Beyliği'ne son verilerek 1202 yılında Selçuklu hâkimiyetine alındı. Gürcistan seferine Sultan II. Süleyman Şah ile birlikte gelen kardeşi Mugîseddîn Tuğrul Şah ise Erzurum’un ilk Selçuklu meliki oldu. Mugîseddîn Tuğrul Şah, tahtta kardeşleri I. Gıyâsedddîn Keyhüsrev (1192-1196, 1205-1211) ve II. Rükneddîn Süleyman Şah (1196-1204) varken itaatkâr bir siyaset takip etse de Erzurum’daki meliklik dönemi Elbistan’dakine nazaran daha aktif geçmiştir. Bu dönemde çeşitli ittifaklara dâhil olup askerî seferlere imza atmıştır. 1211 yılına kadar devlet merkezine karşı isyan şeklinde yorumlanabilecek bir fiile imza atmasa da bu tarihten sonra yeğenlerinin saltanat dönemlerinde adına para bastırıp hutbe okutmuş ve bastırdığı paralarda da Selçuklu sultanlarının ismini zikretmemiştir. Söz konusu durum, Türkiye Selçukluları tarihinde Erzurum Selçukluları tabirini ortaya çıkarmıştır. Bazı taraflarca Erzurum Selçuklularının böylelikle bağımsız bir meliklik olduğu iddia edilmiştir. Kaynaklar etraflıca incelendiğinde ise her ne kadar zikredilen iddiaların haklı sebepleri olsa da eldeki kaynaklar, tam bir bağımsızlığın iddia edilmesi için yetersiz kalmaktadır. 2. Elbistan’dan Erzurum’a Mugîseddîn Tuğrul Şah İtaatkâr siyasetiyle kardeşleri arasındaki taht mücadelelerinde kendi varlığını ve melikliğini koruyabilen Tuğrul Şah’ın tavrı, mücadeleler sonunda da değişmedi. 1197 yılında Niksar ve Amasya’nın II. Rükneddîn Süleyman Şah tarafından alınmasından sonra ona tabi oldu (Kaya, 2006: 67). Tahtta tek namzet kalıp Anadolu’da Türk siyasî birliğini büyük ölçüde tekrar kuran II. Rükneddîn Süleyman Şah, kendisi ile mücadele etmeyip itaat eden kardeşlerini yerinde bıraktı (Aksarayî, 2000: 23; Kazvinî, 2018: 380). Böylelikle Mugîseddîn Tuğrul Şah da 1202 yılına kadar Elbistan’da melik olarak hüküm sürdü. II. Rükneddîn Süleyman Şah, ülkede işleri yoluna koyup düzeni sağlayınca Erzurum’a kadar akınlar düzenleyen Gürcü meselesi ile uğraşmak istedi. Buna göre hazırlık yapıp ordusunu toplamış ve kendisine bağlı melik ve hükümdarlardan destek istemişti. Sultanın bu talebine binaen Elbistan meliki Mugîseddîn Tuğrul Şah askerleriyle birlikte kendisine ilk katılan isim oldu. Yine Erzincan Mengücek emîri Behram Şah da sultanın fermanını ilk yerine getirenler arasında yer aldı (İbn Bibi, 2014:101; Kaya, 2006: 77). Sultan II. Rükneddîn Süleyman Şah, Erzincan üzerinden Erzurum’a hareket etti. Erzurum sahibi Saltuklu Melikşah da sultanın fermanı ile mükellef tutulmuştu. Ancak Saltuklu hâkimi Melikşah, yavaş hareket ettiği, sultanın emrine hemen icabet etmediği gibi çeşitli bahaneler ile tutuklandığı gibi tüm ülkesi de Selçuklu Devleti’nce ilhak edildi (Kaya, 2006: 77-78). Kaynaklar, Saltuklu emîrinin tutumu ve tutuklanmasının sebebi hakkında çeşitli nedenler ileri sürmektedir. İbn Bibi, Melikşah’ın samimi olmayıp ihmalkâr davrandığını ve bu sebeple de sultanın öfkesini üzerine çektiğini bildirmektedir (İbn Bibi, 2014: 103). Diğer bir görüşe göre ise sultanın Erzurum’u ilhak gibi bir niyetinin olduğu aktarılmaktadır (Kaya, 2006: 77). Faruk Sümer, İbn Bibi’nin sultanın Saltuklu hâkimiyetine son vermesini ihmalkârlığına bağlamasını, sultanı aklamak olarak nitelendirmiştir (Sümer, 1998: 38). Osman Turan ise tabiyet konusunda samimi olsa idi diğerleri gibi yerinde kalacağını bildirmiştir (Turan, 1993a: 253). Bu konu hakkında Selim Kaya ise sultanın davranış şeklinin burayı almak için bir bahane aradığı şeklinde yorumlanabileceği ve Şeref Han’a da dayanarak nihaî nedenin Saltuklu beyi Melikşah’ın başına buyruk hareket edip bağımsızlık davası gütmesi şeklinde işaret etmiştir (Kaya, 2006: 78-79). Yukarıda da geçtiği üzere sultanın kendisine tabi olanlara karşı kötü niyet beslememesi, Elbistan meliki Mugîseddîn Tuğrul Şah ve Erzincan emîri Behram Şah’a oldukça iyi davranması, sıkıntının Saltuklu beyinde olduğu izlenimini vermektedir. Zaten Gürcü saldırılarına karşı Anadolu’da en sıkıntılı yerlerden biri Erzurum’du. Bu minvalde sultanın Erzurum hâkimi Saltuklu beyine, ihmalkârlığına karşı öfke beslemesi pek tabi gözükmektedir. Dolayısıyla Osman Turan’ın görüşü tarafımızca daha makul durmaktadır. 3. Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın Erzurum Melikliği ve Gürcüler, Ahlatşahlar, Eyyûbîler ile İlişkileri (1202- 1225) Mugîseddîn Tuğrul Şah, Erzurum’da melik olmakla beraber muhakkak Elbistan’dakinden daha itibarlı bir konuma geldi. Zira kendisi devletin doğudaki en önemli uç bölgesini yönetiyordu. Elbistan’da sadece Ermeniler ve merkezî Selçuklu yönetimiyle hemhal iken Erzurum’da Gürcüler, Ahlatşahlar ve Eyyûbîler ile derin siyasî ve askerî ilişkiler içinde bulunmak durumundaydı. Öte yandan 1204 yılında Trabzon’da kurulan Komnenos hanedanlığına karşı yakın sınırlar nedeniyle teyakkuzda olması gerekiyordu. Bütün bunların dışında merkezden çok uzak olması itibariyle muhtemelen daha rahat hareket etme şansına da sahipti. Sonuç olarak Mugîseddîn Tuğrul Şah, Erzurum’a geldikten sonra bölgenin kaderini etkileyen işler yapmış ve artık kaynakların çoğunda kendisine yer bulacak şekilde tarihî olaylarda adından söz etmiştir. Gürcüler, Micingerd Savaşı’nı kazandıktan sonra pek bir şey elde edemeden geri döndüler. 601/1204-1205 yılında ise akınlarını Azerbaycan taraflarına doğru ilerlettiler. Bu akınlarda Ahlat ve Malazgirt civarlarını yağmalayıp çokça esir aldılar. Gürcülerin söz konusu yağma akınında karşılarında herhangi bir direniş görmediler. İstedikleri gibi hareket edip bolca ganimet ve esirler ile döndüler. Yine aynı sene bu defa da Erciş ve Hısnu Tıbn’da göründüler. Daha fazla beklemeyen Ahlatşah Begtimur oğlu Muhammed askerlerini toplayıp Gürcülere karşı harekete geçti. Öte yandan Erzurum meliki Mugîseddîn Tuğrul Şah’tan da yardım istedi. Hısnu Tıbn, Ahlatşahlara ait olsa da Erzurum sınırına da yakın bir konumdaydı. Erzurum meliki de yardım konusunda tereddüt etmedi. Neticede müttefik kuvvetler, Gürcüleri mağlup edip büyük komutanları Küçük Zekeriyya’yı (Zakari) öldürdükleri gibi birçok ganimet ve esir aldılar (İbnü’l-Esîr, 2012: 208; Abû’l-Farac, 1999: 487; Turan, 1993b: 23; Sümer, 1998: 81-82; Sümer, 2001: 42). Bu olayları anlatırken İbnü’l-Esîr (İbnü’l-Esîr, 2012: 208) ve Abû’l-Farac (Abû’l-Farac, 1999: 487) Ahlatşah’ın Erzurum’a bizatihi gidip yardım istediğini aktarmışlar ve Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın da kendisine bir ordu verdiğini söylemişlerdir. Bunun yanında adı geçen iki müellif, Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın Ahlatşah ile beraber Gürcülere karşı savaşa gittiklerine dair bir bilgi vermemiştir. Osman Turan ise Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın Ahlatşah ile Gürcüler üzerine yürüdüğünü söylemiştir (Turan, 1993a: 260; 1993b: 23). Faruk Sümer ise İslam Ansiklopedisi’nde yazdığı “Tuğrul-Şah” maddesinde Erzurum melikinin Ahlatşah ile beraber Gürcüler üzerine yürüdüğünü belirtmiş (Sümer, 2001: 42) ancak Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri adlı eserinde ise ordusunu Ahlatşah’ın emrine verdiğini söylemiştir (Sümer, 1998: 81-82). Dönemin ve coğrafyanın kaynaklarının azlığı sebebiyle yaşanan bu karışıklık, diğer verilerin de incelenmesiyle yorumlanabilir bir konumdadır. Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın yeniden ve müstahkem bir şekilde inşa ettirdiği Bayburt Kalesi’nde bulunan kitabelerde Erzurum melikinin kullanmış olduğu mücâhid, muzaffer, kâfir ve müşriklerin kökünü kazıyan gibi ifadeler, onun gaza ve cihad yaptığına delalet eder. Bulunduğu konum itibariyle de cihadın Komnenoslar ile sınır mücadeleleriyle yapıldığı şeklinde yorumlanabilir (Turan, 1993b: 22; Eğilmez, 2012: 118) ise de bölgedeki diğer Müslüman olmayan güç olan Gürcüler ile yapılma ihtimali de vardır. Sonuç olarak her ne kadar İbnü’l-Esîr ve Abû’l-Farac bahsetmese de Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın Osman Turan’ın da dediği gibi Ahlatşah ile beraber Gürcüler ile savaşa girmesi ihtimal dâhilindedir. Gürcüler, Ahlatşahlar ile Tuğrul Şah’ı birbirine yakınlaştıran ve müttefik haline getiren ortak bir düşman oldu. Erzurum-Ahlat birlikteliği bununla da sınırlı kalmadı. 604/1207-1208 yılında Eyyûbîlerden Meyyâfârikîn hâkimi Melik el-Evhad Necmeddîn Eyyûb, zayıflayan Ahlatşah topraklarına göz koydu. Muş’u ve yakın yerleri istila ederek Ahlatşah Balaban’ı mağlup etmiş ve onun Ahlat’a çekilmesiyle de adı geçen şehri kuşatmıştı (İbnü’l-Esîr, 2012: 261-262; İbn Vâsıl, 1960: 175-176). Bunun üzerine Balaban, Erzurum meliki Mugîseddîn Tuğrul Şah’dan yardım istedi. Böylelikle birkaç sene önce Gürcülere karşı kurulan ittifak, bu defa da bölgede genişleme arzusunda olan Eyyûbîlere karşı faaliyete geçti. Mugîseddîn Tuğrul Şah, ordusuyla birlikte gelip Ahlatşah’ın yardımına koştu. Müttefikler bir araya gelip Melik el-Evhad’ı mağlup ettiler. Akabinde ise Eyyûbîlerin eline geçen Muş’a yürüyerek şehri kuşattılar. Şehrin düşmesine yakın bir zamanda Mugîseddîn Tuğrul Şah, topraklarına göz koyarak Ahlatşah Balaban’ı öldürdü. Daha sonra Ahlat’ı almak için şehre yürüdü. Ancak Ahlat halkı hükümdarlarını öldüren Tuğrul Şah’ı şehre sokmadıkları gibi ona şidddetle mukavemet ettiler. Erzurum meliki bunun üzerine Malazgirt’e gitmiş ancak aynı durum burada da gerçekleşmiştir. Nihayetinde eli boş bir şekilde Erzurum’a dönmüştür. Ahlatlılar ise şehre Melik el-Evhad’ı davet etmiş, bu itibarla köklü bir tarihe sahip olan Ahlatşahlar Beyliği yıkılmış, bölge Eyyûbîlerin eline geçmiştir (İbnü’l-Esîr, 2012: 262; İbn Vâsıl, 1960: 176; Abû’l-Farac, 1999: 490; Turan, 1993b: 23; Sümer, 1998: 83; Konukçu, 1992: 42; Eğilmez, 2012: 119). Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın siyasî bir hata şeklinde yorumlanabilecek bu hamlesiyle Ahlatşahlar tarih sahnesinden silinmiş, bölge Eyyûbîlerin eline geçmiştir. Öte yandan Ahlatşahlar, Erzurum melikinin müttefiği durumundayken Tuğrul Şah bizatihi müttefikini ortadan kaldırmıştır. Bu itibarla Eyyûbîler, Erzurum’un sınır komşusu haline gelmişlerdir. 606/1209-1210 yılında Eyyûbî hükümdarı Melik el-Âdil’in Sincar’ı kuşatması, bölgede güç dengelerini etkileyen bir ittifak meydana getirdi. Buna göre Melik el-Âdil bu tarihte Kutbeddîn Muhammed b. Zengî b. Mevdûd’un elindeki Habur ve Nusaybin’i ele geçirip ardından Sincar’ı da kuşatarak neredeyse tüm el-Cezîre topraklarına hâkim oldu. Eyyûbî hükümdarını bu topraklara istilaya çağıran bizzat Sincar sahibi Kutbeddîn’in amcasının oğlu ve Musul sahibi Nûreddîn Arslanşah b. Mes’ûd b. Mevdûd idi. Adı geçen zatın Melik el-Âdil ile akrabalık bağı da bulunuyordu. Melik el-Âdil bu teklife hemen olumlu cevap vererek bölgeye hareket etti. Melik el-Âdil’in bölgeye gelmesi onu davet eden Musul hâkimi Nûreddîn’i telaşlandırdı. Zira Eyyûbî hükümdarının Musul’a da bir şekilde göz koyacağını düşünmekteydi. Nûreddîn Musul’da böyle bir çıkmazda iken Erbil hâkimi Muzaffereddîn Gökbörü ona işbirliği teklif etti (İbnü’l-Esîr, 2012: 272-274; İbn Vâsıl, 1960: 194). Muzaffereddîn Gökbörü’nün ordusuyla birlikte Musul’a gelmesi, Melik el-Âdil’in Sincar kuşatmasının seyrini değiştirdi. Musul ve Erbil hâkimleri bununla da kalmayıp ittifaklarını genişlettiler. Bu uğurda Haleb Eyyûbî hâkimi Melik ez-Zâhir Gâzi b. Selâhaddîn’i, Türkiye Selçuklu sultanı I. Gıyâseddîn Keyhüsrev’i ve Erzurum Selçuklu meliki Mugîseddîn Tuğrul Şah’ı2 Melik el-Adil’e karşı ittifaklarına dâhil etmek için elçi yolladılar (Sümer, 2001: 42). Adı geçen kişiler de gelen teklifi hemen kabul ettiler (İbnü’l-Esîr, 2012: 274; İbn Vâsıl, 1960: 194-195). Buna göre Melik el-Âdil, Sincar’dan vazgeçip barışa yanaşmazsa, müttefikler ona karşı Eyyûbî topraklarına girecekti (İbnü’l-Esîr, 2012: 274). Musul ve Erbil sahiplerince böyle geniş katılıma ulaşan ittifak düşüncesi gayet iyi bir şekilde kurgulanmış gözükmektedir. Zira vaat edilen saldırılar başlatılsa Melik el-Âdil bir kıskaç içine alınmış olacaktı. Öte yandan Erzurum, Eyyûbîlerin el-Cezîre koluyla Ahlatşahların yıkılmasından sonra komşu duruma gelmişti. Eyyûbîlerde hanedan arası taksimatta da el-Cezîre, Melik el-Âdil ve dolayısıyla da onun nesline bırakılmıştı. Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın, Ahlat, Muş gibi el-Cezîre koluna bağlı Eyyûbî topraklarına girmesi, hızlı bir şekilde gerçekleşebilir ve Melik el-Âdil’i güç durumda bırakabilirdi. Ayrıca müttefikler, Gürcülerden Ahlat’a saldırıp buradaki Melik el-Evhad’ı meşgul etmekle Eyyûbî kuvvetlerinin bölünmesini istediler (Gök, 2013: 356). Sonuç olarak araya halifenin de girmesiyle Melik elÂdil, Sincar önlerinden bir anlaşmayla çekilmiş ve müttefiklerin askerî bir harekâta girmesine gerek kalmamıştı (İbnü’l-Esîr, 2012: 274; İbn Vâsıl, 1960: 196-198)3 . Erzurum Selçuklu meliki Mugîseddîn Tuğrul Şah, 620/1223 yılında adının tarih boyunca hatırlanmasını sağlayacak bir işe dâhil oldu. Buna göre aynı tarihte Gürcü kralı Giorgi Laşa ölmüş yerine kız kardeşi Rosudan, Gürcü tahtına geçmişti. Bu kraliçe bir şekilde Tuğrul Şah’ın adı bilinmeyen bir oğlunun yakışıklılığını duymuş ve ona talip olmuştu. Netice olarak böyle bir izdivaç girişimi olmuş ancak Gürcüler, Hristiyan bir memleketin naibinin Müslüman olamayacağını bildirerek karşı çıkmışlardı. Bunun üzerine adı bilinmeyen Selçuklu şehzadesi Hristiyan olmuş ve bu evlilik gerçekleşmişti (Turan, 1993a: 414; Sümer, 2001: 43; Eğilmez, 2012: 120). Bahsi geçen olay, İslâm müelliflerince şaşırılarak anlatılmıştır. Bunlardan İbnü’l-Esîr, bu olayı “eşi benzeri yaşanmamış garip bir olay” başlığı altında anlatmıştır. Müellife göre, Gürcü kraliçesi devlet işlerini yürütecek soylu biri ile evlenmek istemiş ve İslâm tarihinde mümtaz bir yere sahip olan Selçuklu hanedanından Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın büyük oğlu ile evlenmek istemişti. İbnü’l-Esîr ayrıca şehzadenin bizzat babası tarafından Hristiyan yapıldığını satırlarına eklemiştir (İbnü’l-Esir, 2012: 381). Ebû’l-Fidâ da “garip bir hadise” diye isimlendirdiği konuda İbnü’l-Esîr’in sözlerini muhtasar olarak teyit etmiştir (Ebû’l-Fidâ, tarihsiz: 165). Selçuklu sehzadesinin Gürcistan’daki günlerinin pek de iyi geçmediği aşikârdır. Kaynakların ifadesine göre Rosudan, bir kölesiyle gayrimeşru bir ilişki yaşamış ve bu durum kocasının da malumu olmuştur. Bunu hoş karşılamayan Selçuklu şehzadesi hapsedilmiştir (İbnü’l-Esîr, 2012: 381; Ebû’l-Fidâ, tarihsiz: 165; Turan, 1993a: 414). Şehzadenin hapis hayatı Celâleddîn Harezmşah’ın Gürcistan seferine çıkmasına kadar devam etti. Celâleddîn, 1226 yılında Tiflis’i ele geçirince bu şehzadeyi huzuruna getirtti. Sultan, Ahlat taraflarına gidene kadar ona iyi muamelede bulundu. Selçuklu şehzadesi ise Celâleddîn yanından ayrılınca tekrar irtidad ederek Gürcülerin yanına döndü ve Tiflis’te az sayıda asker kaldığını söyledi. Bunun üzerine Tiflis tekrar Gürcülerce istila edildi (Nesevî, 1953: 217; Turan, 1993a: 414-415; Eğilmez, 2012: 121). Faruk Sümer de köle ile ilişki olayının evlilikten önce yaşanmış olmasına ihtimal vermiş ayrıca şehzadenin, Celâleddîn’den sonra tekrar Gürcülere yani karısına dönmesini onun aldatma davranışından rahatsız olmadığına bağlamıştır (Sümer, 2001: 43). Kraliçe Rosudan’ın Selçuklu şehzadesi ile olan evliliğinden Tamar ve David adlı iki çocuğu oldu (Sümer, 2001: 43). Tamar daha sonraları Sultan II. Gıyâseddîn Keyhüsrev ile evlenmiş, Müslümanlığı kendiliğinden kabul etmiş ve Anadolu’da Gürcü Hatun olarak anılmıştır (Turan, 1993a: 256). İbn Bibi’de de Gürcü Hatun için geçen Selçuklu sulbünden David soyundan ifadesi bunu kanıtlar niteliktedir (İbn Bibi, 2014: 414; Turan, 1993a: 256; Konukçu, 1992: 44; Eğilmez, 2012: 120). 4. Mugîseddîn Tuğrul Şah ile Merkezî Selçuklu Yönetimi Arasındaki İlişkiler
5. Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın Kişiliği ve Ölümü Mugîseddîn Tuğrul Şah, Erzurum’da 23 seneye yakın bir zaman diliminde meliklik yaptıktan sonra 622/1225 tarihinde vefat etti (İbnü’l-Esîr, 2012: 391; Turan, 1993b: 25; Sümer, 2001: 43). Kaynaklardan anladığımız kadarıyla en az üç erkek ve bir kız çocuğa sahipti. Erkeklerden ismini kesin olarak bildiğimiz Rükneddîn Cihân Şah, babasından sonra onun makamına geçti. Bir diğer oğlu ise bahsi geçtiği üzere Gürcü kraliçesi Rosudan ile evlenip Hristiyan olmuştu. Adı bilinmeyen bu şehzadenin, babasından hemen sonra öldüğü rivayet edilmiştir (İbnü’l-Esîr, 2012: 391). Tuğrul Şah’ın üçüncü oğlunun varlığını ise Yassıçemen Savaşı’ndan sonra Sultan Alâeddîn’in Erzurum seferinden öğrenmekteyiz. Burada Rükneddîn Cihân Şah, sultanın yanında esir iken şehirde bir kardeşi savunma tedbirleri almıştı (Turan, 1993b: 26). Amasyalı Abdî Zâde Hüseyin Hüsâmeddîn, Gülşen-i Tevârîh adlı geç bir kaynağa dayanarak Tuğrul Şah’ın Amasya’yı yönettiğini iddia ettiği oğlunun ismini Gıyâseddîn Mesûd olarak zikretmektedir (Amasyalı Abdî Zâde Hüseyin, Hüsâmeddîn, 1329- 1332: 350). Müellifin aktarımı doğruysa bu ismin Mugîseddîn’in bahsi geçtiği üzere Erzurum’u savunan üçüncü oğlu olma durumu olmakla birlikte dördüncü bir oğul da olması ihtimal dâhilindedir. Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın kızı Melike Adile’ye ait 1231 tarihli Uluborlu Ulu Cami kapısında bir kitabe mevcuttur (Bakır, 2013: 62). Bu melikenin Alâeddîn Keykubad’ın eşlerinden biri olduğu tahmin edilmektedir (Turan, 1993a: 373-78. dipnot). Eşlerinden ise Mengücekli Fahreddîn Behram Şah’ın kızı, Bayburt Kalesi’ndeki bir burç üzerindeki kitabeden bilinmektedir (Beygu, 1936: 245). Yine bir eşinin de Ahlatşah Begtimur’un kızı olduğu kayıtlara geçmiştir (Sümer, 1998: 80). Meşhur İslâm coğrafyacısı Yâkût el-Hamavî (ö. 1229), her ne kadar isim vermese de çağdaşı olan Mugîseddîn Tuğrul Şah hakkında şunları aktarmaktadır: “Erzenü’r-Rûm’da burada ikamet eden bir sultan vardır. Hayır ve ihsan sahibi biri olup geniş bir sahada hüküm sürer. Buranın sahibi halkını adaletli bir şekilde yönetir. Ancak fısk ve içki içmek gibi günahları yüklenmek bu bölgede yaygındır.” (Yâkût el-Hamavî, 1977: 150). İbnü’lFüvatî (ö. 1323) ise onun büyük bir güce sahip, cesaretli bir emîr olduğunu kaydetmiştir (İbnü’l-Füvatî, 1416: 423). Bununla birlikte bir çok müellif de oğlunu Hristiyan yapmak suretiyle Gürcü kraliçesi ile evlendirmesi ve Ahlatşah Balaban’a yaptıkları sebebiyle ona karşı eleştirel yorumlar getirmektedirler. 6. Sonuç II. Kılıçarslan’ın oğullarından biri olan Mugîseddîn Tuğrul Şah, bazı kardeşleri gibi saltanat davasına girişmeyerek tahta sahip olan kardeşlerine itaat etme politikası güttü. Her ne kadar bu politika, silik ve etkisiz gibi görünse de tahta geçmeyen kardeşlerine nazaran daha iyi bir kariyer geride bıraktı. Onun itaatkâr politikası hayatını idame ettirebilmesine veya bir sürgüne gönderilmemesine olanak tanıdı. Başlı başına bu durum bile onun politikasının ne denli işe yaradığını ortaya koymaktadır. Poltikası sayesinde var olmayı başaran Tuğrul Şah, zaman içerisinde bilhassa 1211 yılından sonra Erzurum’da oldukça güçlenmiştir. Tuğrul Şah’ın 1211 yılına kadar süren itaatkâr politikasının yanında onun ihtiyatçı politikalar geliştirdiğini görmekteyiz. Daha Elbistan’da melik olarak bulunduğu esnada kardeşlerinden gelebilecek olası bir tehdite karşı coğrafî olarak kendisine yakın olan Ermenilere tabi oldu. Yine aynı şekilde Erzurum’da iken Gürcülere haraç ödediği kaynaklara yansımıştır (Gürcüstan Tarihi, 2003: 426vd.). Ancak Erzurum’da da kardeşinin Micingert mağlubiyeti akabinde melikliğe başlaması, onun Gürcülere haraç vermesini açıklar bir durumdur. Mugîseddîn Tuğrul Şah diğer taraftan yapmış olduğu siyasî evlilikler ile de konumunu korumaya ve komşuları ile iyi geçinmeye çalıştı. Bu durumun aksine topraklarına göz koyarak Ahlatşahı öldürmesi ise siyasî meziyetlerinin sınırlı olduğunu göstermektedir. Mugîseddîn Tuğrul Şah’ın 1211 yılından sonra kendi adına para bastırıp hutbe okutması, Erzurum Selçukluları tabirinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Hatta yine bu sebeplerden ötürü Erzurum’un, merkezî Selçuklu yönetiminden bağımsız olduğu fikri ortaya çıkmıştır. Tuğrul Şah’ın bahsi geçen tarihten sonra şüphe olmayacak şekilde üzerinde otorite tanımadığı aşikardır. Kendisi hayattayken Selçuklu merkezinden karşı bir yaptırımın gelmemesi, bir şekilde kendisine bir müsamaha olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle onun müstakil hareketlerinin bir yaptırıma sebep olmaması, Selçuklu sultanları tarafından cebren (olası bir ErzurumEyyûbî ittifakı) yahut tamamen iyi niyetle kabul edildiğini göstermektedir. Böylelikle Mugîseddîn Tuğrul Şah’ı bağımsız bir Erzurum sultanı olarak nitelendirmektense geniş yetkileri olan bir Erzurum meliki olarak değerlendirmek daha isabetli olacaktır. Kaynak: Yunus Emre AYDIN ve Ensar MACİT “ERZURUM’DA GÜÇLÜ BİR SELÇUKLU MELİKİ MUGÎSEDDÎN TUĞRUL ŞAH” araştırma makalesi. 1 II. Rükneddîn Süleyman Şah’ın Gürcistan seferi ve Micingerd Savaşı hakkında geniş bilgi için bk. (İbn Bibi, 2014: 103- 104; Gürcistan Tarihi, 2003: 404-410; Turan, 1993: 254-260; Kaya, 2006: 79-89). Kaynaklar
|
-
Anadolu Devletleri
- Ahlatşahlar
-
Artukoğulları
- Tarihçe 400-401
- Harput Artukluları Anonim
- Belek Gazi bin Behram 506-518
- İmam-el-din Ebu Bekir 581-600 5
- Nizam-el-din İbrahim 600-620
- Ahmed el-Hızır 620-631
- Nur el-din Artuk Şah 631
- Hısn Artukluları Anonim
- Fahreddin Kara Arslan 543-570 18
- Nureddin Muhammed 570-581 5
- II. Kutbeddin Sökmen 581-597 8
- Nasreddin Mahmud 597-619 7
- Rükneddin Mevdud 619-629 7
- Mardin Artukluları Anonim 5
- Necmeddin İlgazi 502-516
- Hüsameddin Timurtaş 516-547 9
- Emir Şirbarik ?-566 2
- Necmeddin Alpi 547-572 14
- II. Kutbeddin İlgazi 572-580 6
- Yavlak Arslan 580-597 17
- Artuk Arslan 597-637 44
- I. Necmeddin Gazi 637-658 16
- Kara Arslan 658-691 5
- Şemseddin Davud 691-693
- II. Necmeddin Gazi 693-712 8
- İmameddin Ali Alp 712
- Şemseddin Salih 712-765 29
- El-Melik Ahmed 765-769
- Mahmud el-Salih 769
- El-Muzaffer Davud 769-778 9
- El-Zahir İsa 778-809 7
- Salih 809-812
- Beytekinler
-
Haçlılar
- Tarihçe 600-601
- Antakya Haçlıları Anonim
- I. Bohemond 492-494 | 496-497
- Tancred 494-496 | 497-505 5
- Roger of Salerno 505-512 2
- II. Bohemond 519-524
- Anonim Dönem 513-534 2
- Raymond of Poitier 530-543 2
- III. Bohemond 543-558 | 558-597 9
- IV. Bohemond 597-612 | 615-630
- Raymond Roupen 612-615 3
- V. Bohemond 630-649
- Geç Anonim Dönem 647-666
- Urfa Haçlıları Anonim
- I. Baldwin 491-493
- II. Baldwin 493-497 | 501-519 4
- Richard of Salerno 497-501
- I. Joselin 512-525
- II. Joselin 525-538
- İnaloğulları
- Saltuklar
-
Danişmendliler
- Tarihçe 900-901
- Kayseri Danişmendlileri Anonim
- Danişmend Gümüştekin 464-497 1
- Emir Gazi 497-529 3
- Melik Muhammed 529-538 2
- Melik Zünnun 538-570 11
- Sivas Danişmendlileri Anonim
- Nizameddin Yağıbasan 538-559 10
- Melik Şems el-din İsmail 559-567 2
- Malatya Danişmendlileri Anonim
- Ayn üd-Devle 538-547 1
- Zülkarneyn 547-557 2
- Nasıreddin 557-565 | 570-573 3
- Fahreddin Kasım 565-567 1
- Efridun 567-570
-
Mengücekliler
- Tarihçe 920-921
- Mengücek Gazi 464-513
- Emir İshak Bey 513-537
- Erzincan Mengücekleri Anonim
- Melik Mahmud 537-546
- Melik Alaeddin Davud 546-557
- Fahreddin Behramşah 557-622 15
- Selçukşah ?
- II. Alaeddin 622-625
- Kegonya Mengücekleri Anonim
- Muzaffereddin Mehmed 622-625
- Divriği Mengücekleri Anonim
- I.Süleyman 537-566 4
- Seyfeddin Şahinşah 566-591 6
- İshak ?
- Melik II. Süleymanşah 591-625
- Melik Ahmedşah 625-640
- Turan Melek 640-649
- Melik Müeyyed Salih 649-674
-
Zengiler
- Tarihçe 960-981
- Musul Zengileri Anonim
- İmadeddin Zengi 521-541
- I. Seyfeddin Gazi 541-544
- Kutbeddin Mevdud 544-565 2
- II. Seyfeddin Gazi 565-576 5
- I. İzzeddin Mesud 576-589 1
- I. Nureddin Arslanşah 589-607 2
- II. İzzeddin Mesud 607-615 2
- II. Nureddin Arslanşah 615-616
- Nasıreddin Mahmud 616-631 2
- Lulu Zengileri Anonim
- Bedreddin Lulu 631-657 9
- Rukneddin İsmail 657-660
- El-mücahid İshak 659-660
- El-muzaffer Ali 660
- Halep Zengileri Anonim
- Nureddin Mahmud 541-569 2
- El-Salih İsmail 569-577 8
- Musul Zengileri Anonim
- II. İmadeddin Zengi 566-594 7
- Kutbeddin Muhammed 594-616 7
- İmadeddin Şahinşah 616
- Celaleddin Mahmud 616-617
- Cizre Zengileri Anonim
- İzzeddin Ebubekir 544-551 6
- Muizeddin Sencerşah 576-605 2
- El-Muazzam Mahmud 605-624 2
- Veliahd el-Melik el-Zahir 639 1
-
Anadolu Selçuklu Devleti
- Tarihçe 485-1318
- Selçuklu Posta Mühürleri 5
- Anonim Selçuklu 10
- I. Kılıçarslan 485-501 9
- I. Mesud 510-550 8
- II. Kılıçarslan 539-550 | 550-588 31
- Mesudşah 584-600 9
- Melikşah 582-594 8
- Tuğrulşah 582-598 12
- Cihanşah 622-628 6
- Kayserşah 584-597 2
- I. Keyhüsrev 588-595 | 601-607 75
- II. Süleymanşah 582-595 | 595-600 35
- III. Kılıçarslan 601
- I. Keykavus 607-616 28
- I. Keykubad 601-608 | 616-634 139
- II. Keyhüsrev 634-643 161
- 3 Kardeşler 647-655 74
- 2 Kardeşler 652 2
- II. Keykavus 643-647 | 655-658 95
- IV. Kılıçarslan 646-647 | 655-664 168
- III. Keyhüsrev 664-682 280
- Siyavuş 675-676 4
- II. Mesud 681-697 | 699-710 251
- III. Keykubad 697-701 140
- III. Mesud 699 1
- V. Kılıçarslan 710-718
-
İlhanlı Devleti
- Tarihçe 653-1357
- Anonim İlhanli 653-663 3
- Hülagu 653-663 26
- Abaka Han 663-680 66
- Ahmet Teküdar 681-683 4
- Argun Han 683-690 31
- Geyhatu 690-694 2
- Baydu 694 3
- Gazan Mahmud 694-703 215
- Olcayto Muhammed 703-716 303
- Ebu Said han 716-736 593
- Arpa Han 736 4
- Musa Han 736-737 2
- Muhammed Han 736-738 57
- Satı Bek 739-740 30
- Toga Timur 737-754 22
- Cihan Timur 740-741 2
- Süleyman Han 739-746 75
- Anuşirvan 745-757 36
- II. Gazan Han 757-758 3
-
Anadolu Beylikleri
- Anonim Beylik
-
Akkoyunlular
- Tarihçe 751-873
- Anonim Akkoyunlu 80
- Osman Bey 791-839 14
- Ali 839-842
- Cafer bin Yakub 839-840 19
- Hamza 839-848 36
- Mahmud bin Osman 850-854
- Cihangir 848-857 7
- Uzun Hasan 857-882 15
- Halil 882-883
- Yakup Ebu'l Muzaffer 883-896 12
- Baysungur 896-897 1
- Rüstem Bey 897-902 10
- Göde Ahmet Bey 902-903 1
- Kasım Bey 903-908 1
- Mehmed Mirza 903-905
- Elvend Bey 903-910
- Zeynel Bey 910-914 1
- Murad 905-914
- Alaiye Beyliği
- Aydınoğulları
- Candaroğulları
- Cizre Beyliği
- Çobanoğulları
- Dulkadiroğulları
- Eretna Beyliği
- Eşrefoğulları
- Germiyanoğulları
- Hakkari Beyliği
-
Hamidoğulları
- Tarihçe 699-826
- Anonim Hamid Eğirdir 30
- Feleküddin Dündar 699-726 65
- Mübarizeddin İshak 728-735
- Mehmed Çelebi 728-?
- Mustafa Bey 735-759 1
- İlyas Bey 759-776 5
- Kemalleddin Hüseyin 776-793
- Anonim Hamid Antalya 1
- Yunus Bey 701-714 14
- Mahmud Bey 714-726 24
- Calis Hızır Bey 719-760 8
- Dadı Bey 728-? 2
- Mehmed Bey 760-779 5
- Osman Bey ?-826
- II. Yunus Bey ?-? 8
- İnançoğulları
- Kadı Burhaneddin Ahmed
- Karakoyunlular
-
Karamanoğulları
- Tarihçe 700-871
- Anonim Karaman 92
- Kerimüddin Karaman 645-660
- Şemseddin Mehmed 660-676
- Güneri Bey 676-699
- Mahmud Bey 699-708 4
- Musa Bey 708-740 | 753-755 11
- I. İbrahim Bey 708-731 | 740-744 71
- Şücaeddin Halil 731-740
- Fahreddin Ahmed 744-750
- Şemseddin 750-753
- Seyfeddin Süleyman 755-762 9
- Alaeddin Ali Bey 762-800 50
- Erhan Bey 800-805 6
- II. Mehmed Bey 805-822 | 824-826 33
- Ali Bengi 822-824 2
- II. İbrahim Bey 824 | 827-868 49
- İshak Bey 868-869 3
- Pir Ahmed 869-871 12
- Kasım Bey 871-888 2
- Karesioğulları
- Latin Kolonileri
- Menteşeoğulları
- Mutahharten Beyliği
- Ramazanoğulları
- Sahip Atabeyoğulları
- Saruhanoğulları
- Şerefhanlar
- Taceddinoğulları
-
Osmanlı İmparatorluğu
- Tarihçe 699-1341
- Anonim Osmanlı 128
- Osman Gazi 699-726
- Orhan Gazi 726-760 114
- I. Murad 760-792 17
- I. Bayezid 792-803 6
- Emir Süleyman 805-813 8
- I. Mehmed 805-816 | 816-824 48
- Musa Çelebi 813-816 2
- Mustafa Çelebi 819-825 4
- II. Murad 824-848 | 850-855 61
- II. Mehmed 848-850 | 855-886 101
- Cem Sultan 886 1
- II. Bayezid 886-918 54
- I. Selim 918-926 56
- I. Süleyman 926-974 148
- II. Selim 974-982 13
- III. Murad 982-1003 37
- III. Mehmed 1003-1012 43
- I. Ahmed 1012-1026 17
- I. Mustafa 1026-1027 | 1031-1032 6
- II. Osman 1027-1031 9
- IV. Murad 1032-1049 22
- İbrahim 1049-1058 8
- IV. Mehmed 1058-1099 1
- II. Süleyman 1099-1102 4
- II. Ahmed 1102-1106 1
- II. Mustafa 1106-1115 10
- III. Ahmed 1115-1143 16
- I. Mahmud 1143-1168 8
- III. Osman 1168-1171 1
- III. Mustafa 1171-1187 3
- I. Abdülhamid 1187-1203 1
- III. Selim 1203-1222
- IV. Mustafa 1222
- II. Mahmud 1223-1255 3
- Abdülmecid 1255-1277 22
- Abdülaziz 1277-1293 7
- V. Murad 1293 3
- II. Abdülhamid 1293-1327 44
- Sultan Reşad 1327-1336 26
- Vahdeddin 1336-1341 4
-
Anadolu Dışı Devletler
- Türkiye Cumhuriyeti
- Objeler
- Koleksiyon Hakkında
-
Makalelerim
- Nümismatik Bilgileri
-
Faydalı Web Sayfaları
- Güncelleme
- v.1.5.0113