II. MESUD
(681-697 H. / 699-710 H.)

  1. cülusu (1284-1296) 

            Sultan Mesud’un Konya’da tahta çıkışı bir bayram sevinci yaratmıştır.  Yeni Sultan halk tarafından yeni bir umut ışığı olarak algılanmakla beraber esasında değişen pek bir şey olmamış, ülkeyi, İlhanlılar ve onların atadığı müslüman devlet adamları idare edip, Sultan sadece bir sembol olarak kalmaya devam etmiştir.  Mesud döneminde Sahib Ata vezirlik ve Pervane’nin yeğeni İzzeddin Muhammed, beylerbeyi makamında kalmışlardır.  Moğol komutanları olarak ta Samagar, Tuğrul Ve Bulargu görev başındaydı.  Keyhüsrev’in Annesinin, onun iki oğlu için hak araması ve Saltanatta Mesuda ortak etmek istemesi nedeniyle Konya’da epey karışıklıklar çıkmıştı.  Mesud bu sırada Argun Han’a gitmek üzere Sivas’ta bulunuyordu.  Ertesi yıl o da Konya’ya geldi.  Talep üzerine Keyhüsrev’in annesi ve iki oğlunu Argun Han’a yolladı.  Orada yapılan yargıda, çocukların esasında Keyhüsrev’e ait olmadıkları anlaşılıp ortadan kaldırıldılar.

            Argun, 1285 yılında, Türkmenleri tenkil etmek maksadıyla, 20.000 kişilik bir ordunun başında, kardeşi Geyhatu’yu, Anadolu’ya gönderdi.  Geyhatu 1285 kışını Erzincan’da geçirdi.  Ertesi yıl Konya’ya geldi ve Ahiler tarafından sevinçle karşılandı.  Bu sırada Germiyanlılar kuvvetlenmiş ve Beyşehir bölgesini yağma ediyorlardı.  Karamanoğulları da Tarsus’u işgal etmiş ve Ermeniler durumu Argun’a şikayet etmişlerdi.  Selçuklu ve Geyhatu kuvvetleri, hem Germiyanoğulları hem de Karamanoğulları üzerine yaptıkları seferlerle bunları dize getirdiler.  Her iki Beyliğin, tekrar Selçuklulara itaati sağlandı. 

            Fakat bu dahili isyanlar, bunların üzerine yapılan seferler ve savaşlar huzuru daha da bozdu.  Diğer taraftan, ağır Moğol vergileri altında halk sefil oldu.  1288 de yaşlı vezir Sahib Ata’nın vefatı üzerine halk daha da sahipsiz kaldı.  Yerine atanan yeni vezir Fahreddin Kazvini, yanında kalabalık bir gurup vergi memuru ile Anadoluya gelip halkı soydu.  Moğollar idareye artık tamamen el koymuşlardı.  Bu kez Anadolu, Fahrreddin Kazvini ve Mucirüddin Emir-Şah arasında ikiye bölündü.  Bir süre sonra Fahreddin Kazvini, kötü idaresinden dolayı Argun tarafından azledildi ve Tebriz’de başı kesildi.  Ayaklanma ve karışıklıkların ardı arkası gelmiyordu.

            Argun’un 1291 de ölümü üzerine Geyhatu, merkeze davet edildi ve tahta çıkarıldı.  Geyhatu’nun Anadolu’dan ayrılması ile ortaya çıkan boşluktan yararlanan Karamanlılar ve diğer Türkmenler derhal Moğollara ve onlara dayanan Selçuklulara karşı taarruza geçtiler.  Karamanlılar, Konya’yı kuşattılar.  Geyhatu olaya bizzat müdahale etmek zorunda kaldı. Mesud ile birlikte bir taraftan Karaman diğer taraftan Denizli ve Menteşe üzerine yürüyerek çok sayıda Türkmen öldürdüler.  Bu sırada II. İzzeddin Keykavus’un oğullarından şehzade Kılıçarslan ile başta Çoban oğlu Yavlak Arslan olmak üzere, Kastamonu beyleri, bölgedeki uc Türkmenleri ile birlikte ayaklandılar.  Kastamonu’da bulunan Feramurz, Kılıçarslan’ı destekledi.  Diğer kardeş Geyumers Borgulu’da ayaklandı.  Mesud ve Moğol güçleri arasında çıkan çatışmada, Muzaffereddin Yavlak Arslan şehid edilmesine rağmen kesin bir sonuç alınıp Kastamonu’ya girilemedi.  Osman Gazi ve dolayısıyla Osmanoğulları’nın tarih sahnesine çıkışları da bu zamana rastlar.  Bu arada Moğol kuvvetleri ile Mesud, Kastamonu üzerine giderken Karamanoğulları ve Eşrefoğulları tekrar baş kaldırdılar.  Haleb Türkmenleri Sivas’a girdiler.  Fakat bu sırada , Kıbrıslı Haçlılar Alaiye’ye saldırdıkları için, Karamanlılar Alaiye’yi korumak için Konya’dan vazgeçmek zorunda kaldılar.

            Geyhatu Azebaycan’a gidip İlhan olunca, yerine Anadolu işlerinde yetkili olarak Taş-Timür Hatayi’yi atadı. Gayhatu zalim bir insan olmamakla birlikte hesapsız harcamaları üzerine hazine sonunda iflas etti.  Bunun üzerine, o sıralar Çin’de uygulandığı gibi kağıt para basma yolu denendi.  Halkın elindeki altın ve gümüş paranın, kağıt para “Çav” ile değiştirilmesi zorunlu hale getirildi.  Bu uygulama şiddetli bir muhalefet ile karşılandı.  Ticari hayatın tamamen durması üzerine kağıt para uygulamasından da vazgeçilmek zorunda kalındı.  Ortaya çıkan buhrandan yararlanan Baydu iktidarı ele geçirince onun İslam aleyhtarı politikası Anadolu’da daha fazla huzursuzluk yaratmış, buradaki Moğol vergi memurlarının zulmü de artmıştır.  Baydu’nun kötü idaresi, henüz bir yıl dolmadan tahttan düşmesine neden oldu.  Horasan’dan hareket eden ve İslamiyeti kabul etmiş bulunan Gazan Mahmud Han (1295-1304), tahtı ele geçirdi.  Gazan Han, İslam aleyhtarı siyasete son vermekle genel bir huzur getirdi.  Yaptığı reformlarla İmparatorluğa yeniden bir düzen vermeğe çalıştı.

            Gazan Han yüksek vasıflara sahip büyük bir hükümdar olduğu halde, Anadolu’da pek fazla bir değişiklik olmadı.  Özellikle Moğol Noyanları’nın ayaklanmaları karışıklıklara neden oldu.  Toğaçar Noyan, Anadolu genel valiliğine atandı.  Daha önce de burada bulunmuştu.  Gazan esasında onu ekarte etmek istiyordu.  Arkasından Baltu ve Samagar oğlu Arap’ı yollayarak onu öldürttü.  Bu kez Baltu Anadolu’da güçlenip ayaklandı.  Gazan, Kutlug-Şah komutasında 30.000 kişilik bir orduyu, Baltu üzerine yolladı.  Arap, Sülemiş ve Abışga Noyanlar da Kutlug-Şah’a katılıp Baltu üzerine gittiler.  Kırşehir’in Malya ovasında Baltu savaşı kaybetti ve Ermenistan’a sığındı.  Ermeni kralı da onu Gazan’a yolladı.  Baltu Tebriz meydanında asıldı.  Mesud bu isyanda, Baltu’nun  zoruyla onun yanında yer almıştı.  Kutlug-Şah, Mesud’u Gazan Han’a götürdü.  Gazan Han Mesud’u sultanlıktan uzaklaştırdıktan sonra Hemedan’a sürdü (1296). Mesud burada perişan bir hayat yaşadı.  1298 de Mesud’un yerine, İstanbul’da bulunan, amcasının oğlu III. Alaeddin Keykubad, Tebriz’e giderek saltanatı aldı. Selçuklu tahtı iki yıl boş kaldı.    

2. cülusu (1301/2-1308) 

Sultan Mesud, Musul yoluyla gelip Konya’ya yerleşti ve bir müddet sükun içersinde yaşadı.  Alaeddin Savi vezirliğe tayin edildi.  Gazan Han’ın yerine geçen Ulcaytu (1304-1316), Anadolu’da süregelen bozuk nizamı düzeltmek için, İrencin Noyan’ı Anadolu askeri komutanlığına atadı (1305).

Uc Türkmenleri, Sultan Baybars’tan beri Memluk sultanları ile dostane münasebetlerde bulunmuşlar ve fırsat buldukça Memlükler’le veya müstakilen puperest İlhanlılar’a karşı mücadele etmişlerdi.  Memlükler’e karşı bir türlü zafer kazanamayan İlhanlılar da onlara karşı daima savaş içersindeydi.  Ulcaytu Han’ın 1312 de yine başarısız bir Memluk seferine başlaması, Karamanlılara yeni bir fırsat vermişti.  Tekrar Konya’yı işgal ettiler.  Ulcaytu, İrencin’i geri çekerek yerine 1314 te Emir Çoban Bey’i görevlendirdi.  Emir Çoban bütün Türkmen beylerini huzuruna gelmeye ve itaate davet etti.  Borgulu’dan Hamidoğlu Feleküddin Dündar Bey, Karahisar’dan Sahib Ata’nın torunları, Beyşehir’den Eşrefoğlu, Kütahya’dan Germiyan Beyleri, Kastamonu’dan Candaroğlu Süleyman Paşa ve Sis’ten Ermeni Kıralı hediyelerle gelip itaatlerini arzettiler.  Fakat Türkmen Beylikleri’nin en kuvvetlisi olan Karamanoğulları kendilerine güvenleri dolayısıyla Emir Çoban’ın davetine icabet etmediler.  Emir Çoban bunun üzerine Konya’yı ellerinde tutan Karamanlılar’ın üzerine yürüdü ve Konya’yı kuşattı.  Bir süre sonra Karamanlılar bir gece Konya’dan çıkıp Larende yönünde kaçtılar.  Emir Çoban Bey bir süre sonra ülkesine döndüğünde Olcaytu ölmüş yerine oğlu Ebusaid Han Geçmişti (1316-1335).  İlhanlı tahtına oturan Ebu Said Bahadır Han’ın hükümdarlığı zamanında, Emir Çoban, İlhanlı İmparatotluğu’nun en kudretli şahsiyeti ve hakimi oldu.  Emir Çoban oğullarını, devletin eyaletlerine genel vali olarak atadı bu arada Anadoluya da Timurtaş’ı yolladı (1317).  Timurtaş Anadolu’yu bir hükümdar gibi idare etti. İdare merkezi Kayseri idi.  Bir süre sonra, İlhanlı merkezinde, Çoban Bey’e karşı oluşan muhalefet ve mücadele Anadolu’ya da sirayet etti.  Timurtaş bir ara Danişmend İli’ne gidince muhalifleri onun hazinelerini yağma etti.  Çoban’a karşı ayaklanmalar Anadolu’da da görüldü fakat Timurtaş bunları bertaraf etti.  Timurtaş’ın gelişi ile kuzeyde iş göremeyen Karamanoğulları, Ermeniler üzerine yöneldiler ve 1318 de Tarsus bölgesini işgal ettiler.  Timurtaş sonunda, Anadolu’da düzeni sağlayabildi.  Halkın sevgisini ve güvenini kazandı.  1322 de Anadolu’da istiklalini ilan etti.  Adına hutbe okuttu.  Hatta Memlüklere elçiler gödererek birlikte Ebu Said Han’ı tahtan indirme planları yaptı.  Bunun üzerine merkezde babası Emir Çoban çok müşkül durumda kaldı.  Ebu Saidin de iznini alarak bizzat kendisi Anadolu’ya geldi.  Baba-oğul savaşmak üzereyken, arabulucuların yardımı ile anlaşabildiler ve Emir Çoban oğlunu Ebu Said’e götürüp teslim etti.  Fakat bir süre sonra Ebu Said’in affı ve müsadesi ile tekrar Anadolu’ya görevi başına yollandı.  Bu arada Timurtaş etrafındaki adamlar onu kışkırttıkları iddiası ile idam edildiler.  Esas Selçuklu topraklarında Timurtaş mehdi olarak kabul edildi.  Fakat uclardaki Türkmen Beylikleri aynı kanaatte değildi.  Timurtaş ve Beylikler arasındaki mücadeleler devam etti.  Timurtaş, bir yerde Selçuklular’ın varisi gibi hakimiyetini Akdeniz sahillerine ve dağlık Karaman bölgesine kadar genişletti.  Antalya’yı Hamidoğlu Yunus Bey’den, Beyşehir’i de göle attığı Eşrefoğlu Süleyman Şah’tan 1326 yılında aldı.  Batı uclarındaki Türkmenler üzerine de yürüdü.  Germiyan oğullarına bağlı olan, Karahisar Beyi, Sahib Ata’nın torunlarından, Nusretüddin Ahmed Germiyan ülkesine sığındı.  İlhanlılar’ın çöküşünden sonra Orta Anadolu’da bir beylik kuracak olan, Uygur aslından Eretna Bey’i, Karahisar muhasarası ile görevlendirdi.  Fakat daha ileri gidemedi.  Türkmen Beyleri hemen bütün Batı Anadolu’ya hakimdiler.  Osman Gazi, Marmara sahilleri ve Bursa’ya kadar ilerlemişti.

            Timurtaş bunlarla uğraşırken, Merkezde babası ile Ebu Said’in arası açılmış, bir iç savaş başlamış ve kardeşi Dımışk-hoca’nın öldürüldüğü haberi gelmişti.  Bunun üzerine Timurtaş Sivas’a kadar ilerlemişken Emir Çoban Bey’in öldürüldüğü rivayeti çıktı.  Timurtaş, Ebu Said üzerine gitmekten vazgeçip çareyi Memlük Sultanı’na sığınmakta buldu.  1328 de Kahire’de ihtişamlı bir şekilde karşılandı.  Fakat Karamanoğulları’nın çevirdiği entrikalarla, Sultan, Timurtaş aleyhine döndü.  Bu sırada Kahire’ye gelen Ebu Said elçileri de Timurtaş’ı almak istiyordu.  Sultan Nasır, Timurtaş’ı önce hapse attı sonra da idam ettirdi (1328).

            Timurtaş’ın öldürülmesi ile Anadolu Türkmenleri ve özellikle Karamanlılar bir nefes aldılar.  Bu tarihten sonra İlhanlılar da artık Anadolu’ya hakim olamadılar.  Bu münasebetle Hamidoğlu İshak Bey, Antalya’yı geri aldı.  Ebu Said Bahadır Han’ın 1335 te ölümünü müteakip İlhanlı Devleti de 1336 dağıldı.

            Selçuklular’ın son hükümdarı olan II. Mesud’un saltanatı o kadar sönük geçmiştir ki, ölümü bile bir olay olmamıştır.  Hatta II. Mes’udun son Selçuklu Sultanı mı olduğu veya yerine ölümünden sonra başkasının geçip geçmediği bile tartışma konusudur.  Bu konuda fazla araştırma yapılmadığı için II. Mesud’un son Selçuklu Sultanı olduğu ve ölüm tarihi olarak ta 1308 genellikle kabul edilmiştir.  Diğer taraftan Konya takvimi, III. Keyhüsrev’in oğlu V. Kılıçarslan’ın 1310 yılında tahta çıktığını bildirmekle, Hem Mesud’un bu yıla kadar yaşadığını hem de Selçuklu Sultanları listesinde bir V. Kılıçarslan’ın bulunduğunu bize bildirir.  Bir kayda göre de, Timurtaş 1318 yılında Selçuklu Hanedanını dağıtmış ve şehzadelerin çoğu uc Beylikleri’ne sığınmışlardır.  Bunlara dayanarak, Hanedanın 1318 e kadar sürdüğünü ve son Sultanın II. Mesud değil V. Kılıçarslan olduğunu kabul etmemizde büyük yanlış yoktur.

 

© eroncoins.com

Koleksiyon İzmir Arkeoloji Müzesine kayıtlıdır.